ANNESINDEN TEMEL'E MEKTUP
|
|
|
|
|
 |
|
|
"Sevgili oglum Temel... Senin hizli okuyamadigini bildigim için mektubu yavas yavas yaziyorum...
Artik senin büyük sehre gittigin sirada yasadigimiz evde yasamiyoruz. Baban bir gazetede, "Insanlarin basina genellikle evlerinin iki kilometre civarindaki bölgelerde kaza geldigini" okumus; o yüzden tasindik...
Sana yeni adresi veremiyorum, çünkü yeni evimizde bizden önce oturan hemsehrilerimiz, tasininca adresleri degismesin diye kapi numarasini söküp götürmüsler...
Bu evde garip bir çamasir makinasi var. Geçen gün içine dört gömlek koydum, çalistirmak için duvardaki zinciri çektigimden beri bir daha gömlekleri göremedim.
Geçen hafta sadece iki kez yagmur yagdi. Ilki üç gün, ikincisi ise dört gün sürdü...
Benden istedigin yelegi postaya verdim. Ancak, halan 'o koca dügmelerle paket çok agir olur' deyince dügmeleri kopartip yelegin cebine koyduk. Orada bulabilirsin...
Not: Sana biraz da para gönderecektim, ama zarfi bir kere yapistirmis bulundum... Sevgiler... Annen" |
|
|
|
 |
|
|
Subat ayinin soguk günlerinde, ikisi de Amerika'nin degisik bölgelerinde, ayri ayri is gezilerinde olan Dursun'la karisi, Florida'da bulusup yaz sicaklarinin yasandigi bu bölgede, bir kaç gün geçirmeye karar verirler.
Esi, Dursun'dan önce gider Florida'ya ve ertesi gün için Dursun'a da yer ayirttiktan sonra, ona bir e-posta gönderir. Fakat mesaj, adreste bir harfi yanlis yazdigi için, Dursun yerine, bir gün önce karisi ölen Temel'e gider. Yasi da epeyce ilerlemis bulunan Temel, bilgisayar ekraninda mesaji okuyunca, korkunç bir çiglik atar ve düsüp bayilir. Zaten çok üzgün olan Temel'in bu çigligi üzerine ev halki odaya dolar ve herkes yerde yatan Temel'e yardim için kosusturmaya baslar.
Temel, bir süre sonra kendine gelir ve niçin çiglik attigini soranlara, bilgisayar ekranini gösterir:
"Sevgili Kocacigim,
Bugün, buraya ulasir ulasmaz, önce yarin senin gelisinle ilgili tüm islemleri tamamladim, sonra da bana ayrilan yerime yerlestim. Burasi gerçekten de dedikleri gibi çok sicak... Seni dört gözle bekliyorum..." (Karin)
|
|
|
 |
|
|
3 astranot uzaya gidecek. Bunlardan biri Alman biri Ingiliz biri de bizim Temel.
Bunlar yillarca gelmiyecekleri için en önemli ihtiyaclarini sorarlar. Alman bana sarisin, esmer, kumral hatun der. Ingiliz bana bol bol içki der. Bizim Temel baaa bol bol cigara der. Istekler temin edilip uzaya firlatilirlar.
Aradan yillar geçer 3 astronot geri dönüyorlar. Tabi aileler merakla bekliyor. Önce Alman iniyor dalyan gibi Alman olmus igne iplik. Sonra Ingiliz iniyor adam zil zorna sarhos. Tabi ki sira Temele geliyor. Temel kapida görünür görünmez bi firliyor agzinda cigarayla:
- "Allahini seven baaa ates versuuun |
|
|
|
|
 |
|
|
Dagistanlilar kavga etmeyi çok severlermis. Bir gün rusun biri Dagistanlinin arabasina çarpar. Içinden 3 Dagistanli çikar ve adama:
-"Kavga edecez" der.
Rus:
-"Abi affet özür diliyorum"
-"Yok biz kavga edecez"
-"Abi polis çagiralim hata kiminse ödesin"
-"Yok kavga edecez"
-"Tamam abi ben sizin hasari ödiyim kavga etmeyelim"
-"Yok baba biz kavga edecez"
-"Abi ben sizin hasari ödiyim alin araba da sizin olsun"
-"Mümkün degil kavga edecez"
-"Abi tamam ama böyle kavga olur mu, 3 e 1 olmaz valla"
Ve Dagistanli lideri yanindaki arkadasina döner ve:
-"Geç lan karsiya kavga edecez.." |
|
|
|
 |
|
|
Bir Fransiz bir Ingiliz ve bir de Temel bir gemi kazasindan sonra issiz bir adaya çikarlar. Ingiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransiz bunun Alaaddin'in lambasi olabilecegini söyler ve lambayi ovusturur. Gerçektende lambadan bir cin çikar. "Ne dilerseniz dileyin benden" der. Ingiliz "Ben ailemin yanina Ingiltere'ye gitmek istiyorum" der. Cin istegi yerine getirir. Sira Fransiz'a gelir. Oda ailesinin yanina Fransa ya gitmek ister. Onun istegi de yerine gelir. Sira Temeldedir. Temel biraz düsünür. Cin çabuk olmasini söyler. Temel etrafina bakar ve cine dilegini söyler. "Arkadaslarimda gitti ben bu issiz adada yalniz kaldim onun için arkadaslarimi geri getirmeni istiyorum" der. |
|
|
|
|
|
 |
|
|
Temel sehre inmis. Bakmis pencere kenarinda bir papagan. Içinden: -Allah allah kusa bak yav....demis. Tabi bu arada papagan da Temel'in kendisine baktigini görüp: -Ne bakiyorsun hemserim... demis. Temel biraz saskinlik biraz da saflikla:
-Afedersun hemserum. Ben seni kus sandiydum |
|
|
 |
|
|
Temel ile Dursun Almanya'da okumaya gitmisler. Okulun son haftasi Temel Türkiye'ye dönmeye karar vermis. Dursun'a:
- Dursun, sen benim karneyi al bizim eve telefon et, babamin anlamamasi için de bir zayif varsa bir Muhammed'in, iki zayif varsa iki Muhammed'in selami var de.
Temel Türkiye'ye döndükten sonra Dursun karneyi alir ve Temel'e telefon açar.
Dursun:
- Temel, Ümmeti Muhammed'in sana selami var |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
|